Amin kelimesi, tektanrılı dinlerde çok kullanılan bir kelimedir. İnsanlar özellikle dualardan sonra söylerler ve genelde sadece bu amaçla kullanabileceklerini düşünürler. Oysa Kutsal Kitap’ta, İbranice ve Grekçe olarak yüzlerce kez ortaya çıkmakta ve birçok kullanım alanı bulunmaktadır.
Peki gerçekten, ‘’Amin’’ kelimesinin anlamını biliyor muyuz? Amin gerçekte ne anlama gelmektedir?
Amin Kelimesinin Anlamı
kelimenin orijinali İbranice’dir. ‘’Sağlam’’ ve dolayısıyla, ‘’sadık’’ anlamına gelir. Yeşaya 65:16’da, “hakikat Tanrısı” anlamına gelen, “Amin Tanrısı” şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca Kurtarıcımız İsa Mesih tarafından, “size doğrusunu söyleyeyim” şeklinde kullanılmıştır.
Bu kelimenin Eski ve Yeni Antlaşma’daki kullanımlarına bir bakalım:
Eski Antlaşma’da Amin Kelimesi:
Eski Antlaşma’da bu kelimenin fiil formu yüzlerce defa görebilirisiniz. Aslında bu kelime özen göstermek, sadık, güvenilir, yerleşik olmak, birine ya da bir şeye inanmak anlamlarını içerir. Sadık, güvenilir veya inanılır fikri, Eski Antlaşma’da 25 defa ünlem ile birlikte kullanılmıştır.
Amin kelimesi Eski Antlaşma’da sadece Tanrı’nın bereketlerini kabul etmek anlamında kullanılmamıştır. Bazı durumlarda günahtan doğan lanetleri de onaylamak anlamında kullanılmıştır. Mesela peygamber Yeremya, Tanrı’nın antlaşmasından doğan bereketleri ve lanetleri, bu kelimeyle onaylar. Tanrı’nın halkı da bazı durumlarda, Amin kelimesini bu şekilde kullanır.
Amin kelimesinin başka ilginç kullanım alanları da mevcuttur. Örneğin Yeremya peygamber, bir sahte peygamberin sözleriyle alay etmek için bu kelimeyi kullanır. Yeşaya peygamber ise Tanrı’yı, “Amin Tanrısı” olarak adlandırır. Bu şekilde kulları Tanrı’nın bereketlerini çağırabilirler.
İncil’de (Yeni Antlaşma) Amin Kullanımı:
İsa Mesih öğretişine başlarken orijinal dilde, “Amen lego humin” der. Türkçe’ye, “doğrusunu söyleyeyim” olarak çevrilir. Bu konuşma şekli İncil’de yaklaşık 70 defa geçer. Peygamberler genelde sözlerine, “bu yüzden Tanrı der ki” diye başlarken, İsa Mesih, “Amin, sana doğrusunu söyleyeyim” diye başlar. Bu bazen sözlerinin önemine dikkat edilmesi gerektiği şeklinde anlaşılsa da sözleri söyleyen kişinin, yani kendisinin kimliğine odaklanması gerektiğini vurgular. Aslında İsa Mesih sözlerine, bu kelimeyle başlarken, yetkisinin ne ve nereden olduğunu anlatmaya çalışır. Bu çok güçlü bir ilahi iddiadır ve kendisinin ilahi doğasına vurgu yapar. Örneğin; insanları iyileştirmesi, diriltmesi, günahları bağışlayabilmesi, insanları yargılayabilmesi vs. İnsanlar böyle bir yetkiye sahip değildir; ancak İsa Mesih bu yetkiye sahiptir. Peygamberler kendi yetkilerine göre konuşmazlar, ancak İsa Mesih tamamen kendi yetkisiyle konuşur ve işlerini gerçekleştirir. Peygamberlerin, “Tanrı der ki” diye sözlerine başlarken, İsa Mesih’in, “Amin, sana doğrusunu söyleyeyim” demesinin sebebi, söylediklerinin doğru olmasındandır, çünkü söyleyen kendisidir.
İsa Mesih, bu kelimeyi ayrıca anlaşmazlıkları ve yanlış anlaşılmaları düzeltmek için de kullanmıştır. Bazen bir konuda öğretişte bulunurken, kutsal yazılara dayanarak değil; kendi yetkisiyle konuşmuştur. Bu tabi ki kutsal yazılara aykırı bir şey söylediği anlamına gelmez. Mesela Matta 5’te İsa Mesih sıkça, “Size ……. dendiğini duydunuz; ama ben size diyorum ki…” şeklinde başlayan öğretişler verir. Ancak yine aynı bölümde söylediği gibi bu yöntem kutsal yazılara aykırı bir şey söylemek amacını değil, kutsal yazıların temelinde yer alan ruhsal gerçeği ortaya çıkarma amacını taşır. Bu şekilde yoruma açık olan bazı kutsal yazıların, İsa Mesih’in kendi yetkinliği sayesinde yoruma muhtaç olmadığı gösterilir.
İsa Mesih’in Kimliği
Sonuç olarak, anlaşılacağı üzere Amin kelimesi çok önemli, derin ve yetkinlik içeren bir kelimedir. Dualarımızın sonrasında söylediğimiz basit bir kelimeden çok daha fazla şey ifade eder. İsa Mesih ne zaman sözlerine, Amin kelimesiyle başlarsa, bu O’nun hem sözlerinin hem de kimliğinin yüce yetkisini vurgulamak içindir. Çünkü Tanrı’nın sözü birdir, değişmezdir; ancak İsa Mesih’in kendisi Tanrı’nın Sözü’dür.