İncil’de Allah’a Yakınlık, Bağlılık ve Samimi İman
Öyleyse yüreklerimiz kötü vicdandan arınmış ve bedenimiz temiz su ile yıkanmış olarak,imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Allah’a yaklaşalım.(İbranilere Mektup, 10:22)
Ferisiler, İsa’nın Sadukileri susturduğunu duyunca biraraya toplandılar. Onlardan biri… ona [Hz. İsa (as)’a] şunu sordu: “Öğretmenim, Kutsal Yasa’da [Allah’ın vahyi olan buyrukları arasında] en önemli buyruk hangisi?” İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Allah’ın olan Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev.’ İşte ilk ve en önemli buyruk budur.” (Matta, 22:34-38)
Bunun için Allah’a tabi olun. iblise karşı direnin, sizden kaçacaktır. Allah’a yaklaşın, O da size yaklaşacaktır. Ey günahkarlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın… (Yakup’un Mektubu, 4:7-8)
İman olmadan Allah’ı hoşnut etmek imkansızdır. Allah’a yaklaşan, O’nun var olduğuna ve Kendisi’ni arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir. İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Allah tarafından uyarıldığında, Allah korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı… İmana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu. (İbranilere Mektup, 11:6-7)
Nerede iki ya da üç kişi Benim adımla toplanırsa, Ben de orada onların arasındayım. (Matta, 18:20)
Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Allah… Herkese yaşam, soluk ve herşeyi veren kendisi olduğuna göre… Allah, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. Ulusların var olacağı belirli süreleri ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı. Bunu, Kendisi’ni arasınlar ve… bulabilsinler diye yaptı. Aslında Allah hiçbirimizden uzak değildir. Nitekim, O’nda yaşıyor [sadece Allah’ın rızası için yaşıyor] ve hareket ediyoruz, O’nda [Allah’ın lütfuyla] varız… (Elçilerin İşleri, 17:24-28)
Sevgili kardeşim, sana yabancı oldukları halde, kardeşler için yaptığın herşeyi içten bir bağlılıkla yapıyorsun. Onlar kilise önünde sevgine tanıklık ettiler. Onları Allah’a yaraşır biçimde [Allah’ın razı olacağı şekilde] yardımlarınla birlikte uğurlarsan iyi edersin. Çünkü inanmayanlardan hiçbir yardım almadan, [Allah rızası için] Mesih’in adı uğruna yola çıktılar. (Yuhanna’nın 3. Mektubu, 1:5-7)
… “Bundan böyle Rab’be ait olarak [Allah’ın rızasını arayarak yaşarken] ölenlere ne mutlu!… Uğraşlarından dinlenecekler. Çünkü yaptıkları onları izleyecek [yaptıklarının karşılığını ahirette alacaklardır].” (Vahiy, 14:13)
Allah’ın buyruklarını yerine getiren Allah’ta yaşar [Allah’ın rızasına uygun yaşar], Allah da o kişide yaşar [Allah o kişiye rahmet eder]…(Yuhanna’nın 1. Mektubu, 3:24)
İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Allah yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın. (Petrus’un 2. Mektubu, 1:5-7)
Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız… size övgü, yücelik, onur kazandıracak. İmanınız, ateşle arıtıldığı halde yok olup giden altından daha değerlidir. (Petrus’un 1. Mektubu, 1:7)
… Bunu [Allah’ın buyruklarına itaati], yalnız insanları hoşnut etmek isteyenler gibi göze hoş görünen hizmetle değil, saf yürekle, Rab korkusuyla yapın.Rab’den miras [cennet] ödülünü alacağınızı bilerek, her ne yaparsanız, insanlar için değil, Rab için candan yapın… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:22-24)
Dünyaya ve özellikle size, insan bilgeliğiyle değil, Allah’ın lütfuyla, Allah’tan gelen saflık ve içtenlikle davrandığımıza vicdanımız tanıktır. Ve biz bununla övünüyoruz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 1:12)
… İnsan yürekten iman ederek aklanır… (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 10:10)
Bu buyruğun amacı, pak yürekten, temiz vicdandan, içten imandan doğan sevgiyi uyandırmaktır. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:5)
Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:9)
Allah’ın size verdiği sürüyü güdün [sorumluluğunuzdaki müminlere yol gösterin]. Zorunluymuş gibi değil, Allah’ın istediği gibi gönüllü gözetmenlik yapın.Para hırsıyla değil, gönül rızasıyla, size emanet edilenlere egemenlik taslamadan, sürüye örnek olarak görevinizi yapın… (Petrus’un 1. Mektubu, 5:2-3)
… İnsanları hoşnut etmek isteyenler gibi göze hoş görünmek için yapmayın… Allah’ın isteğini candan yerine getirin. İnsanlara değil, Rab’be hizmet eder gibi gönülden hizmet edin. Çünkü ister köle ister özgür olsun, herkesin yaptığı her iyiliğin karşılığını Rab’den alacağını biliyorsunuz. (Pavlus’tan Efeslilere 1. Mektup, 6:6-8)
... İmanınız insan bilgeliğine değil, Allah gücüne dayansın. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 2:5)
İyi toprağa düşenler ise, sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. Bunlar sabırla dayanarak ürün verirler. (Luka, 8:15)
… İmanla dolu, iyi bir adam olan Barnaba, Antakya’ya varıp Allah’ın lütfunun meyvelerini görünce sevindi. Herkesi, candan ve yürekten Rab’be bağlı kalmaya özendirdi. Sonuç olarak Rab’be [iman eden] daha birçok kişi kazanıldı. (Elçilerin İşleri, 11:23-24)
İncil’de İman Coşkusu, Şevki ve Sevinci
Gayretiniz eksilmesin. Ruhta şevkli olun. Rab’be kulluk edin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:11)
Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğinizde bunu büyük sevinçle karşılayın. Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır. Dayanma gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun, kamil kişiler olmanızı sağlasın. (Yakup’un Mektubu, 1:2-4)
İç varlığımda Allah’ın Yasası’ndan [Allah’ın hükümlerinden] zevk alıyorum. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 7:22)
Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek sebat gösterin, sarsılmayın, Rab’bin işinde [Allah yolunda yaptığınız hizmette] her zaman gayretli olun. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:58)
Zaman sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Allah’ın gücüyle korunuyorsunuz. Bu nedenle şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız. Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız… size övgü, yücelik, onur kazandıracak. İmanınız, ateşle arıtıldığı halde yok olup giden altından daha değerlidir. Mesih’i görmemiş olsanız da [Allah rızası için] onu seviyorsunuz. Şu anda onu görmediğiniz halde ona [Allah’ın bir Peygamberi olarak] iman ediyor, sözle anlatılmaz yüce bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna erişiyorsunuz. (Petrus’un 1. Mektubu, 1:5-9)
Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Allah’ın… [vahyinin] kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Allah’ın gücüne dayansın. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 2:4-5)
Komşularıyla akrabaları, Rab’bin ona ne büyük merhamet gösterdiğini duyunca, onun sevincine katıldılar. (Luka, 1:58)
Öğrenciler ise sevinç ve Allah’ın Ruhu’yla doluydu. (Elçilerin İşleri, 13:52)
Rab’de [Allah’a imanınızda] her zaman sevinin; yine söylüyorum, sevinin! (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 4:4)
… Sendeki içten imanı anımsıyorum… Allah’ın sana verdiği armağanı alevlendirmen [arttırman] gerektiğini hatırlatıyorum. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 1:5-6)
Kardeşler, ben kendimi henüz bunu kazanmış saymıyorum. Ancak şunu yapıyorum: geride kalan herşeyi [geçmişte yaptıklarımı] unutup ileride olanlara uzanarak [ileride yapacaklarıma yönelerek], Allah’ın… [vaadinde] öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum. (Pavlus’tan Filipililere Mektup 3:13-14)
Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. Her zaman sevinin. Sürekli dua edin. Her durumda şükredin. Çünkü Allah’ın… sizin için istediği budur. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:15-18)
Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] yayıyorum diye övünmeye hakkım yok. Çünkü bunu yapmakla yükümlüyüm. Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] yaymazsam vay halime! Eğer Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] gönülden yayarsam, ödülüm olur; gönülsüzce yayarsam, yalnızca bana emanet edilen görevi yapmış olurum. Peki, ödülüm nedir? Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] karşılıksız yaymak… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 9:16-18)
Çünkü siz Rab’be bağlı kalırsanız, biz asıl o zaman yaşarız. Allah’ımızın huzurunda sizden ötürü büyük sevinç duymaktayız… (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 3:8-9)
“Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki [ahiretteki] ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan Peygamberlere de böyle zulmettiler.” (Matta, 5:11-12)
[Hz. İsa (as):] “Allah’ın Egemenliği [cennet], tarlada saklı bir defineye benzer. Onu bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı satın aldı.” (Matta, 13:44)İman eden kadına ne mutlu! Çünkü Rab’bin ona söylediği sözler gerçekleşecektir. Meryem de şöyle dedi: “Canım Rab’bi yüceltir; ruhum, kurtarıcım Allah için sevinçle coşar. Çünkü O, sıradan biri olan kuluna rahmetini nasip etti. İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak. Çünkü Güçlü Olan [Rabbim], benim için büyük işler yaptı [bana büyük lütufta bulundu]. O’nun adı kutsaldır.” (Luka, 1:45-49)
… Davut şöyle der: “Rab’bi her zaman önümde gördüm [Allah’ın yardımını her zaman hissettim], sağımda durduğu için [Allah’ın inayeti altında olduğum için] sarsılmam. Bu nedenle yüreğim mutlu, dilim sevinçlidir. Dahası, bedenim de umut içinde yaşayacak… Yaşam yollarını bana bildirdin; varlığınla beni sevinçle dolduracaksın.” (Elçilerin İşleri, 2:25-28)
Her gün mescitte toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Allah’ı övüyorlardı.Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları [hidayet bulanları] topluluğa katıyordu. (Elçilerin İşleri, 2:46-47)
Çünkü Allah’ın Egemenliği [cennet], yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Allah’ın Ruhu’nda sevinçtir. Mesih’e [Allah rızası için] bu yolda hizmet eden, Allah’ı hoşnut eder, insanların da beğenisini kazanır. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 14:17-18)
Umut kaynağı olan Allah… umutla dolup taşmanız için iman yaşamınızda sizleri tam bir sevinç ve esenlikle doldursun. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:13)
Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim. Benim [Allah rızası için uymanızı istediğim] buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin… Size buyurduklarımı yaparsanız, [Allah için] benim dostlarım olursunuz. (Yuhanna, 15:11-14)
[Allah rahmetiyle] size iyilik ediyor. Gökten yağmur yağdırıyor, çeşitli ürünleriyle mevsimleri düzenliyor, sizi yiyecekle doyurup yüreklerinizi sevinçle dolduruyor. (Elçilerin İşleri, 14:16-17)Senin çocuklarından bazılarının Allah’tan aldığımız buyruğa uyarak gerçeğin izinden yürüdüğünü görünce çok sevindim. (Yuhanna’nın 2. Mektubu, 1:4)
Ama sen, ey Allah adamı, bu şeylerden kaç! Doğruluğun, Allah yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş. İman uğrunda yüce mücadeleyi sürdür. Sonsuz yaşama [cennet vaadine] sımsıkı sarıl. Bunun için çağrıldın ve birçok tanık önünde yüce inancı açıkça benimsedin.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:11-12)
Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:9)
Sonuç olarak kardeşlerim, Rab’de sevinin [Allah’a imanla sevinin]… (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 3:1)
Öyleyse sevgili kardeşlerim… kurtuluşunuzu sonuca götürmek için daha çok gayret edin. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:12)
İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize sebat gücünü, sebat gücünüze Allah yoluna bağlılığı, bu bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın. (Petrus’un 2. Mektubu 1:5-7)
… Yürekten bir sevgi ve sevecenlik varsa, aynı düşüncede, sevgide, ruhta ve amaçta birleşerek sevincimi tamamlayın. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:1-2)
Birbirinizi yüreklendirip birbirinizi ruhça geliştirin. (Pavlus’un Selaniklilere 1. Mektubu, 5:11)
Aynı şekilde siz de sevinin ve benim sevincime katılın. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:18)
Bakın bu acılar, Allah’ın isteğiyle çektiğiniz bu acılar [Allah’ın imtihanı olarak karşılaştığınız zorluklar] sizde ne büyük ciddiyet, arınmak için ne büyük istek yarattı!… (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 7:11)
Ümidinizden doğan tam güvenceye kavuşmanız için her birinizin sona dek aynı gayreti göstermesini arzu ediyoruz. Tembel olmamanızı, vaat edilenleri iman ve sabırla miras alanların örneğine uymanızı istiyoruz. (İbranilere Mektup, 6:11-12)
İncil’de İman Sağlamlığı ve Derinliği
Yeter ki, duyduğunuz Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] verdiği umuttan kopmadan, imanda temellenip yerleşmiş olarak kalın. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:23)
Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Allah’ın kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Allah gücüne dayansın. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 2:4-5)
… İsa varken, açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım. (İbranilere Mektup, 4:14)
Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 5)
İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. “Bakın” dedi, “Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi. Kimi, toprağı az, kayalık yerlere düştü; toprak derin olmadığından hemen filizlendi. Ne var ki, Güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için kuruyup gittiler. Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu. Kimi ise iyi toprağa düştü. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün verdi. Kulağı olan işitsin!… Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin. Kim Allah’ın Egemenliğiyle [cennetle] ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü olan gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen tohum işte budur. Kayalık yerlere ekilen ise, işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri Allah sözünden [Allah’ın emirlerine uymasından] ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat.” (Matta, 13:3-9; 18-23)
… Sevinmeniz için sizinle birlikte çalışıyoruz. Çünkü imanda dimdik duruyorsunuz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 1:24)
İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe… veren Allah’tan istesin; kendisine verilecektir. Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgarın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. Her bakımdan değişken, kararsız olan kişi Rab’den bir şey alacağını ummasın. (Yakup’un Mektubu, 1:5-8)
… [Hz. İsa (as):] “Ben gelinceye dek sizde olana [imanınıza] sımsıkı sarılın. Üzerinize bundan başka bir yük koymuyorum.”(Vahiy, 2:24-25)
Bunun için, ey kardeşler… [imanınızı] kökleştirmeye daha çok gayret edin. Bunları yaparsanız, hiçbir zaman tökezlemezsiniz. (Petrus’un 2. Mektubu, 1:10)
Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek sebat edin, sarsılmayın, Rab’bin işinde her zaman gayretli olun. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:58)
Ama siz, sevgili kardeşlerim, kendinizi tümden kutsal olan imanınızın temeli üzerinde geliştirin… dua edin… [Allah’ın] sizi sonsuz yaşama kavuşturacak olan merhametini beklerken kendinizi Allah’ın sevgisinde koruyun. (Yahuda’nın Mektubu, 1:20-21)
Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye iblis içinizden bazılarını yakında zindana atacak. On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını [cenneti] vereceğim. (Vahiy, 2:10)
Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız iblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan iblise karşı direnin… Bütün lütfun kaynağı olan Allah’ın Kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi mükemmelleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir. Kudret sonsuzlara dek O’nun olsun! Amin. (Petrus’un 1. Mektubu, 5:8-11)
İyilik yapmakta gayretli olursanız, size kim kötülük edecek? Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size! İnsanların “korktuğundan korkmayın, ürkmeyin.” (Petrus’un 1. Mektubu, 3:13-14)
Bu nedenle zihinlerinizi eyleme hazırlayıp ayık kalarak umudunuzu tümüyle… size sağlanacak olan lütfa [ahirete] bağlayın. Söz dinleyen çocuklar olarak, bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın. Sizi çağıran Allah kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: “Kutsal olun, çünkü Ben kutsalım.” (Petrus’un 1. Mektubu, 1:13-16)
İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Allah tarafından uyarılınca, Allah korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu. İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Allah’ın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. İman sayesinde bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup’la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Allah olan temelli kenti bekliyordu. İbrahim, yaşı geçmiş ve karısı Sara kısır olduğu halde, imanı sayesinde Vaat Edeni güvenilir saydığından çocuk sahibi olmak için güç buldu. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar çok torun meydana geldi. Bu kişilerin hepsi imanlı olarak öldüler. Vaat edilenlere kavuşamadılarsa da bunları uzaktan görüp selamladılar, yeryüzünde yabancı ve konuk olduklarını açıkça kabul ettiler. (İbranilere Mektup, 11:7-13)
Açıkça benimsediğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Allah güvenilirdir. (İbranilere Mektup, 10:23)
Allah… emeğinizi ve kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] hizmet etmiş olarak ve etmeye devam ederek O’nun adına gösterdiğiniz sevgiyi unutmaz. Umudunuzdan doğan tam güvenceye kavuşmanız için her birinizin sona dek aynı gayreti göstermesini diliyoruz. Tembel olmamanızı, vaat edilenleri iman ve sabır aracılığıyla miras alanların örneğine uymanızı istiyoruz. (İbranilere Mektup, 6:10-12)
Yeter ki, duyduğunuz Müjde’nin [Allah’ın vahyinin] verdiği umuttan kopmadan, imanda temellenip yerleşmiş olarak kalın. Ben Pavlus… bu Müjde’nin [Allah’ın vahyini yaymakla sorumlu] hizmetkârı oldum. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:23)
Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab’be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:22)
Bedeni eğitmenin biraz yararı var; ama şimdiki ve gelecek yaşamın vaadini içeren Allah yolunda yürümek her yönden yararlıdır. Bu güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. Bunun için emek veriyor, mücadele ediyoruz. Çünkü umudumuzu bütün insanların, özellikle iman edenlerin Kurtarıcısı olan diri Allah’a bağladık. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 4:8-10)
… Sende olan ruhsal armağanı [Allah’ın lütfu olan imanını] ihmal etme. Bu konuların üzerinde dur, kendini bunlara ver ki, ilerlediğini herkes görsün. Kendine ve öğretine dikkat et, bu yolda yürümeye devam et. Çünkü bunu yapmakla hem kendini hem seni dinleyenleri kurtaracaksın. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 4:14-16)
… Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin. Herşeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun. Her çeşit kötülükten kaçının. Esenlik kaynağı olan Allah’ın Kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın. Ruhunuz, canınız ve bedeniniz… İsa Mesih’in gelişinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:19-23)
Çünkü bu ümitle kurtulduk. Ama görülen ümit, ümit değildir. Gördüğü şeyi kim ümit eder? Ama henüz görmediğimize ümit bağlamışsak, sabırla bekleyebiliriz. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 8:24-25)
Bu nedenle cesaretimizi yitirmeyiz. Her ne kadar dış varlığımız harap oluyorsa da, iç varlığımız günden güne yenileniyor. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:16)
İsa ona, “Elimden gelirse mi? İman eden biri için herşey mümkün!” dedi. (Markos, 9:23)
Bunu işiten öğrenciler büsbütün şaşırdılar, “Öyleyse kim kurtulabilir?” diye sordular. İsa onlara bakarak, “İnsanlar için bu imkansız, ama Allah için herşey mümkündür” dedi. (Matta, 19:25-26; Luka, 18:26-27)
Sonra öğrenciler tek başlarına İsa’ya gelip, “Biz cini neden kovamadık?” diye sordular. İsa, “İmanınız az olduğu için” karşılığını verdi. “Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, ‘Buradan şuraya göç’ derseniz, göçer; sizin için imkansız bir şey olmayacaktır.” (Matta, 17:19-21; Luka, 17:6-?)
İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Allah’a iman edin. Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, ‘Kalk, denize atıl!’ der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir.” (Markos, 11:22-23)
Sonra İsa yüzbaşıya, “Git, inandığın gibi olsun” dedi. Ve uşak o anda iyileşti.” (Matta, 8:13)
İman olmadan Allah’ı hoşnut etmek olanaksızdır. Allah’a yaklaşan, O’nun var olduğuna ve Kendisi’ni arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.(İbranilere Mektup, 11:6)
Allah’ın Kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca… sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini… dilerim. Öyle ki, Allah’ın bütün doluluğuyla [kamil imanla]dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla [Allah’a kendini adamışlarla] birlikte Mesih’in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 3:16-19)
Bu nedenle… gerçeği reddedenlerin buyruklarına kulak vermeyip sağlam imana sahip olmaları için onları ciddi bir şekilde uyar. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 1:13-14)
İncil’de Derin Düşünmek
Meryem ise bütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde saklıyordu. (Luka, 2:19)
Dediklerimi iyi düşün. Rab sana her konuda anlayış verecektir. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:7)
Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:26)
… Öbürleri söylenenleri iyice düşünüp tartsın. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:29)
Kardeşler, çocuk gibi düşünmeyin. Kötülük konusunda çocuklar gibi, ama düşünmekte yetişkinler gibi olun. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:20)
… Düşünmüyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Yüreğiniz öylesine mi katılaştı? (Markos, 8:17)
Sonuç olarak, kardeşlerim, gerçek, saygıdeğer, doğru, pak, sevimli, hayranlık uyandıran, erdemli ve övülmeye değer ne varsa, onu düşünün.(Pavlus’tan Filipililere Mektup, 4:8)
Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, biraraya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. (İbranilere Mektup, 10:24-25)
… Gökteki değerlerin [Allah’ın Katı’nda değerli olan şeylerin] ardından gidin…. Yeryüzündeki değil, gökteki [Allah’ın Katı’ndaki] değerleri düşünün… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:1-2)
Yorulup cesaretinizi yitirmemek için, günahkarların bunca karşı koymasına katlanmış olanı [Hz. İsa (as)’ın örnek imanını] düşünün. (İbranilere Mektup, 12:3)
… Sözleriyle hata yapmayan kimse, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kişidir. Bize boyun eğmeleri için atların ağzına gem vururuz, böylece bütün bedenlerini yönlendiririz. Düşünün, gemiler de o kadar büyük olduğu, güçlü rüzgarlar tarafından sürüklendiği halde, dümencinin gönlü nereye isterse küçücük bir dümenle o yöne çevrilirler. Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür. Düşünün, küçücük bir kıvılcım koca bir ormanı tutuşturabilir. Dil de [Allah’ın rızasına uygun konuşulmadığında] bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. (Yakup’un Mektubu, 3:2-7)
İncil’de Allah’ın Batın (Gizli, Görünmeyen) İlmine Yönelik İzahlar
“Bunu benim için yapan Rab’dir” dedi… (Luka, 1:25)
… Allah’tan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Allah tarafından kurulmuştur. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:1)
Nerede iki ya da üç kişi Benim adımla toplanırsa, Ben de orada onların arasındayım. (Matta, 18:20)
Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Allah hiçbirimizden uzak değildir. Nitekim, ‘O’nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O’nda varız.’… (Elçilerin İşleri, 17:27-28)
Bunu, Kendisi’ni arasınlar ve… bulabilsinler diye yaptı. Aslında Allah hiçbirimizden uzak değildir. Nitekim, O’nda yaşıyor ve hareket ediyoruz, O’nda varız [Allah her yeri sarıp kuşatandır, herşey Allah’ın izniyle olur.]… (Elçilerin İşleri, 17:27)
Oraya vardıklarında inananlar topluluğunu biraraya getirip, Allah’ın kendileri aracılığıyla neler yaptığını [onları nasıl vesile kıldığını], diğer uluslara iman kapısını nasıl açtığını anlattılar. (Elçilerin İşleri, 14:27)
Kudüs’e geldiklerinde inananlar topluluğu, elçiler ve ihtiyarlarca iyi karşılandılar. Allah’ın kendileri aracılığıyla [onları nasıl vesile kılarak] yapmış olduğuherşeyi anlattılar. (Elçilerin İşleri, 15:4)
Yüreğindeki gizli düşünceler açığa çıkacak ve “Allah gerçekten aranızdadır!” [Allah her yeri sarıp kuşatan, her an herkese şahit olandır] diyerek yüzüstü yere kapanıp Allah’a ibadet edecektir. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:25)
Bu nedenle İsa şöyle dedi: “… Benim kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı Allah’ın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız.”(Yuhanna, 8:28)
“Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni Gönderen Allah’ın Kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu. O’nun buyruğunun sonsuz yaşam [cennet] olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Allah’ın bana söylediği gibi söylüyorum.” (Yuhanna, 12:49-50)
“Beni Gönderen benimledir, O beni yalnız bırakmadı. Çünkü ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım.” Bu sözler üzerine birçokları O’na [Allah’a] iman etti. (Yuhanna, 8:29-30)
Ne var ki, önce Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] bütün uluslara duyurulması gerekir. Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‘Ne söyleyeceğiz?’ diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne ilham edilirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Allah’ın Ruhu olacak. (Markos, 13:10-11)
Sizleri mahkemeye verdikleri zaman, neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek. Çünkü konuşacak olan siz olmayacaksınız, Rabbinizin Ruhu sizin aracılığınızla konuşacaktır. (Matta, 10:19-20)
İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Atalarımız bununla Allah’ın beğenisini kazandılar. Evrenin Allah’ın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz. (İbranilere Mektup, 11:1-3)
İncil’de Dünya Hayatının Geçiciliği Üzerine İzahlar
Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın… (Yuhanna, 6:27)
… Gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Allah korkusuyla geçirin. Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle[kurtulamazsınız]… (Petrus’un 1. Mektubu, 1:17-18)
İnsan bütün dünyayı kazanıp da canını yitirirse, canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? (Luka, 9:25)
İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir? (Markos, 8:36-37; Matta, 16:26)
… Zengin adam bir kır çiçeği gibi solup gidecek. Güneş yakıcı sıcağıyla doğar ve otu kurutur. Otun çiçeği düşer, görünüşünün güzelliği yok olur.Zengin de bunun gibi kendi uğraşları içinde kaybolup gidecektir. (Yakup’un Mektubu, 1:9-11)
… Çünkü dünyanın şimdiki hali geçicidir. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 7:31)
Nuh’un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti.(Luka, 17:27-29)
Şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe umut bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize herşeyi bol bol veren Allah’a umut bağlasınlar. İyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin, eliaçık ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur. Böylelikle gerçek yaşama kavuşmak üzere, gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:17-19)
Gözlerimizi görünen şeylere [dünyevi kazanca] değil, görünmeyenlere [ahiretteki kazanca] çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 4:15-18)
Kardeşler, şunu demek istiyorum: Zaman daralmıştır. Bundan böyle… mal alanlar malları yokmuş gibi… olsun. Çünkü dünyanın şimdiki hali geçicidir.(Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 7:29-32)
En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? (Luka, 16:10-14)
Gerçi olgun kişiler arasında bilgece sözler söylüyoruz; ama bu bilgelik ne şimdiki çağın, ne de bu çağın gelip geçici önderlerinin bilgeliğidir.(Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 2:6)
Biliyoruz ki, barındığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, cennette Allah’ın bize sağladığı bir konut… sonsuza dek kalacak bir evimiz vardır… Dünyasal çadırda yaşayan bizler ağır bir yük altında inliyoruz… Öyle ki, ölümlü olan, yaşam tarafından yutulsun. Bizleri tam bu amaç için hazırlamış… olan Allah’tır. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 5:1-5)
Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek ve biz de değiştirileceğiz. Çünkü bu çürüyen beden çürümezliği, bu ölümlü beden ölümsüzlüğü giyinmelidir. Çürüyen ve ölümlü beden çürümezliği ve ölümsüzlüğü giyinince… söz yerine gelecektir. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:53-54)
Yeryüzündeki değil, gökteki [ahiretteki] değerleri düşünün. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:2)
Yine diyor ki, “Ya Rab, başlangıçta Dünyanın temellerini Sen attın. Gökler de Senin… yapıtındır. Onlar yok olacak, ama Sen kalıcısın. Hepsi bir giysi gibi eskiyecek. Onları bir kaftan gibi düreceksin ve bir giysi gibi değiştirilecekler. Ama Sen hep aynısın…” (İbranilere Mektup, 1:10-12)
Nitekim, “İnsan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rab’bin sözü sonsuza dek kalıcıdır.” İşte size müjdelenmiş olan söz budur. (Petrus’un 1. Mektubu 1:24-25)
Herşeyin sonu yakındır… (Petrus’un 1. Mektubu, 4:7)
Dünyayı ve dünyaya ait şeyleri sevmeyin. Dünyayı sevenin Allah’a sevgisi yoktur. Çünkü dünyaya ait olan herşey, doğal benliğin tutkuları, gözün tutkuları ve maddi yaşamın verdiği gurur Allah’tan değil, dünyadandır. Dünya ve dünyasal tutkular geçer, ama Allah’ın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 2:15-17)
Kendinize dikkat edin. Zevk-sefayla, sarhoşlukla, yaşamın kaygılarıyla yürekleriniz katılaşmasın. Ve o gün size bir tuzak gibi ansızın gelmesin. Çünkü bu, yeryüzünde oturanların tümüne gelecektir. Hep uyanık olun, dua edin… (Luka, 21:34-36)
Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilenler ise, sözü işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat ürün veren kişilerdir. (Markos, 4:18-20)
Herkes, kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır. Sonra arzu gebe kalınca günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm [cehennem azabı] getirir. Sevgili kardeşlerim, aldanmayın! (Yakup’un Mektubu, 1:14-16)
… Sizden kim varını yoğunu gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz. Tuz yararlıdır. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha nasıl o tadı kazanabilir? Ne toprağa, ne de gübreye yarar; onu çöpe atarlar. İşitecek kulağı olan işitsin. (Luka, 14:33-35)
Allah’a bağımlı olun. Aranızdaki kavga ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedenlerinizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? Bir şey arzu ediyorsunuz, ama elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, ama isteğinize erişemeyince çekişiyor ve kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah’tan dilemiyorsunuz. Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz. Siz ey vefasızlar, dünya ile dostluğun Allah’a düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünya ile dost olmak isteyen, kendini Allah’a düşman eder. (Yakup’un Mektubu, 4:1-4)
Şimdi herşeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman [ahirette] yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:12)
Zengin bir adam vardı… bolluk içinde her gün eğlenirdi. Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı… Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. Ölüler diyarında [cehennemde] ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü… “İbrahim, ‘Oğlum’ dedi, ‘Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. (Luka, 16:19-25)
“Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte [ahirette] hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.(Matta, 6:19-21)
Sevgili kardeşler… benliğin [nefsin] tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz. İnanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün.(Petrus’un 1. Mektubu, 2:11-12)
Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:18)
Çünkü dünyaya ne bir şey getirdik, ne de ondan bir şey götürebiliriz. Yiyeceğimiz, giyeceğimiz varsa bunlarla yetiniriz. Zengin olmak isteyenler ayartılıp tuzağa düşerler, insanı çöküşe ve yıkıma [cehennem azabına] götüren birçok saçma ve zararlı arzulara kapılırlar. Çünkü her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler. Ama sen, ey Allah adamı, bu şeylerden kaç! Doğruluğun, Allah yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş. İman uğrunda yüce mücadeleyi sürdür. Sonsuz yaşama [cennete] sımsıkı sarıl.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:7-12)
Varlıklı bir adamın tarlaları bol ürün verdi. Adam içinden, “Ne yapacağım ben?” diyordu, “Çünkü ürünlerimi koyacak yerim yok!” Sonra, “Ne yapacağımı biliyorum” dedi, “Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini kuracağım. Buğdayımın tümünü ve başka herşeyimi de oraya koyacağım. Canıma da diyeceğim ki, ey can, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak. Ye, iç, mutlu ol!” Ama Allah ona, “Ey akılsız adam, canın bu gece senden isteniyor” dedi. “Biriktirdiklerin kimin olacak?” Kendi yararına mal biriktiren ama Allah Katında zengin olmayan insanın durumu budur. (Luka, 12:16-21)